Nisan 04, 2010

Lokma Rumelihisarı

Haftaiçi tenhalığından faydalanıp Boğaz’da bir kahvaltı niyetiyle yola çıktık. Rumelihisarı’nda nereye demir atsak diye düşünürken Lokma çıktı karşımıza. Yoldan görünüşüyle ilk anda fethetti beni doğrusu; masaların olduğu üzeri açık bölümü yola göre üst kotta kaldığı için arabalar manzarayı kesmiyor fakat manzara nefes kesiyor. Arabayı valeye teslim edip kendimize en kenardaki şirin masalardan birini seçtik. Dekorasyonuyla içimi ısıtan mekanın garsonları da işbilir görünüyorlardı. Servisin hızı sayesinde peynirli menemenimi henüz sıcakken yeme şansım oldu. Menemeni kötü yapmak mümkün mü demesin kimse, evet mümkün. Fakat Lokma’da mümkün görünmüyor. Çok şahaneydi menemen; domatesler sulanmamış, yumurtası kıvamında pişmiş, peynirin tadı öne çıkmamış. Fakat aynı şeyi reçeller için söyleyemeyeceğim. Üç dört çeşit reçel getirdiler fakat hepsi de kötüydü, sanki marketten alınmış gibiydi. Ben Lokma’nın yerinde olsam ev yapımı tadında reçel bulup onu servis yaparım. Gerekirse yöresine gider yine de kalitelisini bulup çıkarırım. Ayrıca hoşuma giden başka bir nokta da mekanın işletmecisi veya sahibi olduğunu tahmin ettiğim beyefendinin mekanda sürekli boy göstermesi ve zaman zaman masalarla bizzat ilgilenmesiydi. Yani genel olarak diyebilirim ki Boğaz’da kahvaltı için aklıma not ettiğim yerlerden biri de artık Lokma.